DÜNYACA ÜNLÜ 10 YAZARIN TAVSİYE
ETTİĞİ KİTAPLAR
1-ERNEST HEMİNGWAY
Anna Karenina
Tolstoy'un en önemli romanı olarak kabul
gören Anna Karenina kesinlikle insanı paramparça eden, yürek yakan bir hikâye.
Sevgisiz evliliğinin içinde tutsak olmuş Anna, akıl almazı yapıyor ve yakışıklı
Kont Vronsky uğruna sahip olduğu her şeyden vazgeçiyor. Tolstoy'un seçtiği
finalden de anlaşılacağı üzere,
19. yüzyıl Rusya'sında böyle bir kadın davranışı asla hoş karşılanmıyor. Duygusal ve asi Anna ile yakışıklı asker Vronsky arasındaki sonu feci biten, hazin aşk hikâyesi tarihin en büyük romanlarından biri. Anna tutku yoksunu evliliğini reddedip toplumun ikiyüzlülüğüne katlanmak zorunda kalınca trajediler birbirini kovalıyor.19. yüzyıl Rusya'sının geniş ve zengin tuvali üstüne çizilen bu resimde, yedi ana karakter, aralarındaki daimi uzlaşmazlıklar, şehir hayatı ve kırsal yaşam arasındaki tezatlıklar, her türlü aşk ve ailevi mutluluk Anna Karenina'nın ana eksenini belirliyor. Çarpıcı, canlı, bağlayıcı ve içeriğinin ağır yüküne rağmen son derece rahat okunabilen Anna Karenina, nesiller boyu elden düşmeyecek.
Vladimir Nabokov, Tolstoy'un Anna Karenina'sını 'dünya edebiyatının en büyük aşk öykülerinden biri' şeklinde nitelendirmiş. Matthew Arnold ise romanı 'yaşamdan bir kesit' diye tanımlamış. Çarlık Rusyası döneminde geçen Anna Karenina tutkulu aşk ve felaket getiren sadakatsizlik üzerine zengin ve karmaşık bir hikâye.
19. yüzyıl Rusya'sında böyle bir kadın davranışı asla hoş karşılanmıyor. Duygusal ve asi Anna ile yakışıklı asker Vronsky arasındaki sonu feci biten, hazin aşk hikâyesi tarihin en büyük romanlarından biri. Anna tutku yoksunu evliliğini reddedip toplumun ikiyüzlülüğüne katlanmak zorunda kalınca trajediler birbirini kovalıyor.19. yüzyıl Rusya'sının geniş ve zengin tuvali üstüne çizilen bu resimde, yedi ana karakter, aralarındaki daimi uzlaşmazlıklar, şehir hayatı ve kırsal yaşam arasındaki tezatlıklar, her türlü aşk ve ailevi mutluluk Anna Karenina'nın ana eksenini belirliyor. Çarpıcı, canlı, bağlayıcı ve içeriğinin ağır yüküne rağmen son derece rahat okunabilen Anna Karenina, nesiller boyu elden düşmeyecek.
Vladimir Nabokov, Tolstoy'un Anna Karenina'sını 'dünya edebiyatının en büyük aşk öykülerinden biri' şeklinde nitelendirmiş. Matthew Arnold ise romanı 'yaşamdan bir kesit' diye tanımlamış. Çarlık Rusyası döneminde geçen Anna Karenina tutkulu aşk ve felaket getiren sadakatsizlik üzerine zengin ve karmaşık bir hikâye.
Madam Bovary
Eser, iyi kalpli ve sıradan bir hayat süren
doktor Charles Bovary'nin yüksek idealleri ve aşırı lüks tutkusu olan karısı
Emma Bovary'nin, yaşamın tekdüzeliğinden sıyrılmak için girdiği durumları ve
yaşadığı ilişkileri konu alır.
Yazar, karakterlerin iç dünyalarını açıklarken realizmin gözlemci yönünü kullanmıştır. Kimi otoriteler tarafından, ilk çağdaş realist roman sayılan Madam Bovary, ilk kez 1857 yılında basılmıştır.
Baş karakter Emma Bovary'nin sergilediği davranışlar, döneminde büyük yankılar uyandırmış, kitabın tümünün yayımlanması için Flaubert'in mahkemeye gitmesi gerekmiş, yazar uzun yıllar çeşitli eleştiri ve suçlamalara maruz kalmıştır.
Romantizmin idealist yaklaşımına bir tepki olarak ortaya çıkan roman, realizm akımının ilk ve en önemli örneklerindendir.
Bu kitaptan sonra 'bovarizm' akımı oluşmuş ve psikolojide tatminsizlik, memnuniyetsizlik anlamına gelen bir rahatsızlık olarak yer almıştır.
Yazar, karakterlerin iç dünyalarını açıklarken realizmin gözlemci yönünü kullanmıştır. Kimi otoriteler tarafından, ilk çağdaş realist roman sayılan Madam Bovary, ilk kez 1857 yılında basılmıştır.
Baş karakter Emma Bovary'nin sergilediği davranışlar, döneminde büyük yankılar uyandırmış, kitabın tümünün yayımlanması için Flaubert'in mahkemeye gitmesi gerekmiş, yazar uzun yıllar çeşitli eleştiri ve suçlamalara maruz kalmıştır.
Romantizmin idealist yaklaşımına bir tepki olarak ortaya çıkan roman, realizm akımının ilk ve en önemli örneklerindendir.
Bu kitaptan sonra 'bovarizm' akımı oluşmuş ve psikolojide tatminsizlik, memnuniyetsizlik anlamına gelen bir rahatsızlık olarak yer almıştır.
Savaş ve Barış
Savaş ve Barış, 19. yüzyıl başlarında
Napolyon Savaşları'nın, Moskova'da özellikle aristokrat çevrelerde yarattığı
altüst oluşu, son derece gerçekçi sahnelerle, ayrıntılı ve derinlikli
analizlerle yansıtan bir başyapıttır.
Eser, soylu sınıfına dair gözlemlerin yanı sıra köy ve kasabalarda yaşanan hayatı da ustalıkla yansıtır.
Romanın baş kahramanları hayatın anlamını arayan Pierre Bezukhov ve sivri dilli Prens Andrei savaşın acılarıyla yoğrulmuşlar; Natasha Rostov ise düşüncesiz davranışları nedeniyle mutluluğunu tehlikeye atmıştır.
Tolstoy, insanlığa bakışını içten bir hünerle ele alıyor ve muhteşem br roman ortaya çıkarıyor. Onlarca kahramanın başarılı bir şekilde betimlendiği ve kahramanların başından geçen olayların aktarıldığı bu dev romanda "savaş", Rusya ile Fransa arasındaki bitmek bilmeyen vahşeti, "barış" ise kişiler arasında yaşanan tutkulu aşkları temsil etmektedir.
Eser, soylu sınıfına dair gözlemlerin yanı sıra köy ve kasabalarda yaşanan hayatı da ustalıkla yansıtır.
Romanın baş kahramanları hayatın anlamını arayan Pierre Bezukhov ve sivri dilli Prens Andrei savaşın acılarıyla yoğrulmuşlar; Natasha Rostov ise düşüncesiz davranışları nedeniyle mutluluğunu tehlikeye atmıştır.
Tolstoy, insanlığa bakışını içten bir hünerle ele alıyor ve muhteşem br roman ortaya çıkarıyor. Onlarca kahramanın başarılı bir şekilde betimlendiği ve kahramanların başından geçen olayların aktarıldığı bu dev romanda "savaş", Rusya ile Fransa arasındaki bitmek bilmeyen vahşeti, "barış" ise kişiler arasında yaşanan tutkulu aşkları temsil etmektedir.
2-George R.R. Martin
Yüzüklerin Efendisi
Dünya ikiye bölünmüştür, denir Tolkien'ın
yapıtı söz konusu olduğunda: Yüzüklerin Efendisi'ni okumuş olanlar ve okuyacak
olanlar. 1997 ile birlikte, çok sayıda Türkiyeli okur da "okumuş
olanlar" safına geçme fırsatı buldu. Kitabın Türkçe basımı Yüzüklerin
Efendisi'ne duyulan ilginin evrenselliğini kanıtladı.
Yapıtın bu başarısını taçlandırmak için üç kısmı bir araya getiren bu özel, tek cilt edisyonu sunuyoruz. Hem hâlâ okumamış, "okuyacak olanlar" için, hem de bu güzel kitabın kütüphanenizde gelecek kuşaklara devrolacak kadar kalıcı olması için...
Yüzüklerin Efendisi yirminci yüzyılın en çok okunan yüz kitabı arasında en başta geliyor; bilimkurgu, fantazi, polisiye, best-seller ya da ana akım demeden, tüm edebiyat türleri arasında tartışmasız bir önderliğe sahip. Bir açıdan bakarsanız bir fantazi romanı, başka bir açıdan baktığınızda, insanlık durumu, sorumluluk, iktidar ve savaş üzerine bir roman. bir yolculuk, bir büyüme öyküsü; fedakarlık ve dostluk üzerine, hırs ve ihanet üzerine bir roman.
Yapıtın bu başarısını taçlandırmak için üç kısmı bir araya getiren bu özel, tek cilt edisyonu sunuyoruz. Hem hâlâ okumamış, "okuyacak olanlar" için, hem de bu güzel kitabın kütüphanenizde gelecek kuşaklara devrolacak kadar kalıcı olması için...
Yüzüklerin Efendisi yirminci yüzyılın en çok okunan yüz kitabı arasında en başta geliyor; bilimkurgu, fantazi, polisiye, best-seller ya da ana akım demeden, tüm edebiyat türleri arasında tartışmasız bir önderliğe sahip. Bir açıdan bakarsanız bir fantazi romanı, başka bir açıdan baktığınızda, insanlık durumu, sorumluluk, iktidar ve savaş üzerine bir roman. bir yolculuk, bir büyüme öyküsü; fedakarlık ve dostluk üzerine, hırs ve ihanet üzerine bir roman.
Station Eleven
Şehirlerin
altında hızla geçip giden trenler artık yok... Artık şehirler yok... Telefon
yok... İnternet yok...
1.GÜN
Ölümcül bir
grip virüsü dünyanın yüzeyinde bir nötron bombası gibi patlar. Haberler ölüm
oranının % 99’un üzerinde olduğunu bildirirler
2. HAFTA
Medeniyet yıkılır.
20. YIL
Seyyar Senfoni
adındaki aktör ve müzisyenlerden kurulu bir grup, konserler vermek ve
Shakespeare oynamak için yerleşim yerlerini dolaşırlar. Salgından yirmi yıl
sonra, hayat göreceli olarak güvenlidir. Ama yeni bir tehlike belirir ve
hayatta kalan herkesin tekrar inşa etmeye çalıştığı umut dolu dünyayı tehdit
eder.
İstasyon On
Bir, altı kişinin hayatlarının kesişmesini anlatır. Bunlar: meşhur aktör Arthur
Leander; son anda grip konusunda uyarılan Jeevan; Arthur’un ilk eşi Miranda;
Arthur’un en eski dostu Clark; Seyyar Senfoni’deki bir oyuncu olan Kirsten ve
kendi kendini peygamber ilan eden esrarengiz kişidir…
3-Mark Twain
Arthur'un Ölümü
Efsane, Sumerlerde kadınların rüyalarına girerek onlarla
sevişen Lilit'in benzeri bir şeytanla yani Incubus'la sevişen bir kadından iki
yüz seksen bir günde doğan, yarı insan-yarı şeytan bir yaratığa, Merlin'e
verilen bir misyonla başlar. Pendragon'un Cornwall'deki dükle yaptığı savaş,
Merlin'in yardımıyla düşesle yatağa girmesi ve Arthur'un doğumu...
Bir taştan çıkardığı kılıcın mucizesi...Taç giyişi ve çevresindekileri göreve ataması...
Hamsin Yortusu'nda Galler'de verdiği ziyafet ve ziyafete gelen krallar ve lortlar...
On İki Şövalye için yaptırdığı yuvarlak masa...
Arthur'un Savaşları...
Merlin'in, Arthur'un hayatını kurtarması ve Kral Pellinor'a büyü yapıp onu uyutması...
İngiliz yazar Sir Thomas Malory, ihtimal birbirinden farklı ama hepimizin en azından bir tanesine aşina olduğu bu ilginç efsaneleri, sürükleyici bir bütünlükle bir araya toplamış ve her yaştan yetişkin okura eğlenceli zamanlar geçirebileceği bir efsane roman haline getirmiş...
Bir taştan çıkardığı kılıcın mucizesi...Taç giyişi ve çevresindekileri göreve ataması...
Hamsin Yortusu'nda Galler'de verdiği ziyafet ve ziyafete gelen krallar ve lortlar...
On İki Şövalye için yaptırdığı yuvarlak masa...
Arthur'un Savaşları...
Merlin'in, Arthur'un hayatını kurtarması ve Kral Pellinor'a büyü yapıp onu uyutması...
İngiliz yazar Sir Thomas Malory, ihtimal birbirinden farklı ama hepimizin en azından bir tanesine aşina olduğu bu ilginç efsaneleri, sürükleyici bir bütünlükle bir araya toplamış ve her yaştan yetişkin okura eğlenceli zamanlar geçirebileceği bir efsane roman haline getirmiş...
4-Samuel Beckett
80 Günde Devri Alem
İngiliz centilmen Phileas Fogg, üye olduğu kulüpteki arkadaşlarıyla 80
günde dünyanın etrafını dolaşacağına dair iddiaya girer. Uşağı Parisli
Passepartout'yu yanına alarak hiç vakit kaybetmeden yola çıkar. Bahsi
kazanabilmesi için 21 Aralık 1872 Cumartesi günü saat 20:45'te kulüpte olması
gerekmektedir!
İngiltere Bankası'nın gözüpek hırsızı olduğu
sanılan Phileas Fogg, bütün yolculuğu boyunca tutuklama emri bir türlü eline
geçmediği için onu tutuklamayı başaramayan müfettiş Fix tarafından takip
edilecektir. Passepartout ve inatçı Fix, içinden geçtiği ülkeler, çeşit çeşit
maceralar, sayısız engelleri atlatmak için uygulanan stratejiler, asla İngiliz
soğukkanlılığından taviz vermeyen Phileas Fogg'un zamana karşı mücadelesi, 80
Günde Devri Alem'i yazarın en iyi romanlarından birisi yaptı ve okurların
ilgisi 1873'deki ilk baskısından bu yana hiç azalmadı.
Çavdar Tarlasında Çocuklar
Pek çok insanın hakkında konuştuğum için üzgünüm. Bildiğim tek
şey; size anlattığım herkesi biraz özlüyorum. Bizim Stradlater'ı ve Ackley'i
bile, sözgelimi. Sanırım o lanet Maurice'i bile özlüyorum. Sakın kimseye bir
şey anlatmayın. Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra.Çavdar Tarlasında
Çocuklar, Salinger'ın tek romanı. Ergenlik çağının içinde, yetişkin dünyanın
düzenine karşı isyankar bir çocuğun, bir Noel öncesi başına gelenler... Bu
sürecin bir psikiyatri kliniğinde noktalanışı. Holden Caulfield'in masumiyet
arayışının iç burkucu romanı. Belki de Salinger'ın.1993'te Franny ve Zoey ile
Dokuz Öykü adlı kitaplarını yayımladığımız Salinger, 1963'ten bu yana yeni bir
yapıt yayımlamamasına ve neredeyse efsane haline gelmiş bir gizlilik içinde
yaşamasına karşın, dünya edebiyat gündemindeki yerini hep koruyor.
Effi Briest
9. yüzyılın Prusya’sında, katı toplum kurallarının geçerli olduğu
bir dönemde, on yedi yaşına henüz basmış olan Effi kendisinden yirmi bir yaş
büyük bir devlet memuruyla evlendirilerek başka bir kasabaya taşınır. O güne
dek anne babasından gördüğü ilgi ve sevgiyle bolca şımartılan genç kız, benzer
ilgiyi yeni eşinden de beklediğinde büyük bir düş kırıklığına uğrar. Bir süre
sonra, mesleğinde yükselme hırsıyla kendisine yeterince ilgi gösteremeyen
eşinden uzaklaşan Effi, eşinin yakın bir arkadaşıyla yasak bir ilişkinin içinde
bulur kendini. Geleneklerine körü körüne bağlı bir toplumda, kısa süreli de
olsa yaşadığı bu yasak ilişki, Effi’nin hayatında pişmanlık ve dram dolu bir
sayfa açacaktır.
Sınırları toplum baskısıyla çizilen yaşantısında çocukluğu ve
kadınlığı arasında sıkışıp kalan Effi’nin hayatı yalnızca 19. yüzyıl
Prusya’sının değil, günümüzün de en önemli sorunlarından birine ayna
tutuyor.
5-J:K
Rowling
The Story of the
Treasure Seekers
Çok duygusal
ve ilgi çekici bir macera romanı ve yazarın çocuklara yönelik ilk kitabı olan
Edith Nesbit alı çocuğun babasına yardım etme ve sahip oldukları servetleri
geri alma girişimlerini anlatıyor. Aile babasının işleri başarısız olduğunda
altı çocuk hazine arayarak ailenin finansmanına yardım etmeye karar verir.
Ancak bunu yapmanın birçok ustaca yolu olduğunu düşünmelerine rağmen, iyi
niyetli çabaları karlı olmaktan daha çok belaya yol açıyor.
6-Stephen King
Huckleberry Finn'in Maceraları
Büyük Amerikan romanları arasında yerini alan Huckleberry Finn'in
Maceraları, Mark Twain'in de en iyi yapıtı olarak kabul edilir. Eğitimsiz,
batıl inançlara sahip, ama iyi kalpli bir çocuk olan Huck, işsiz güçsüz ve
ayyaş babasından kaçar. Kendisi gibi kaçak olan siyahi köle Jim'le birlikte
Mississippi Nehri boyunca macera dolu bir yolculuk yaparlar. Twain, nehrin iki
yakasında yaşayan her sınıftan insanı sergileyen eşsiz portreler sunarken, yer
yer komik ve ironik bir üslup tutturur.
Romanın başlıca teması kölelikle özgürlük
arasındaki çatışmadır. Jim özgürlüğüne kavuşmayı hedefler. Gaddar babasından ve
kendisini evine kabul ederek, düşünce ve davranışlarını zapturapt altına almaya
çalışan Bayan Douglas'tan kurtulmaya çalışan Huck da aslında bir nevi
tutsaklıkla mücadele etmektedir. Jim'le ilişkisinde, 19. yüzyılın düşünce
iklimiyle ve toplumun kabul görmüş değerleriyle ahlaki bir çatışma içinde
bulunan Huck, sonunda önyargılardan kurtulup, onunla sevgi dolu bir dostluk
ilişkisi kuracaktır.
7- Dan Brown
Kuru Gürültü
Kuru Gürültü, Shakespeare'in erken dönem
komedilerinin aksine, komedi unsurlarını karakterlerin kendilerinden, içinde
bulundukları toplumsal koşullardan, bu koşullara duydukları tepkiden çıkaran
bir oyun. Kendi iradeleri dışında "kötülük" yapan "iyi"
karakterleri, dramatik bütünlük ve trajik son hakkında ortaya attıkları,
Shakespeare çalışmalarında onu apayrı bir yere koyuyor.
İki genç aşığın, Claudio'yla Hera'nun imkansız aşkı oyunun ana temasını oluştursa da, Kuru Gürültü, Beatrice ve Benedick arasındaki çekişmeyle, Shakespeare komedilerindeki en ilginç, en eğlenceli, en insancıl diyalogları sunuyor okuruna.
İki genç aşığın, Claudio'yla Hera'nun imkansız aşkı oyunun ana temasını oluştursa da, Kuru Gürültü, Beatrice ve Benedick arasındaki çekişmeyle, Shakespeare komedilerindeki en ilginç, en eğlenceli, en insancıl diyalogları sunuyor okuruna.
8- Ray Bradbury
Moby Dick
Pequod" adlı bir balina gemisinin
son yolculuğunu, balinaların nasıl avlandıklarını, geminin sonunda nasıl
battığını anlatan Moby Dick, ilk bakışta denizlerde geçen bir serüven romanı
sanılabilir. Ne var ki insan Moby Dick'i okudukça, okuduklarını düşündükçe,
kitabın derinliğini, gerçek anlamını sezmeye başlar. Bu derinliği, bu gerçek
anlamı sezmeyenler ise, balina avıyla ilgili, heyecanlı bir öykü olarak, gene
de Moby Dick'in pekâlâ keyfini çıkarabilir.
9- Vladimir Nabokov
Ulysses
Joyce, 1904'te Nora Barnacle adında bir
genç kadınla tanışmıştı. (Nora Barnacle ile 1931'de, evliliğe karşı olmasına
rağmen, kızının ısrarları üzerine evlendi.) Ulysses, Joyce'un kendi anlatımıyla
Nora Barnacle'ı sevdiğini anladığı gün olan 16 Haziran 1904 günü Dublin'de
geçer. (Romanın asıl kahramanı bir bakıma Dublin kentidir. Her yıl 16 Haziran
günü Dublin'de düzenlenen "Bloomsday" yani Bloomgünü'nde, kitaptaki
bölümlerde geçen yerlerin dolaşıldığı turlar düzenlenmektedir.) Konu, özünde
son derece yalındır: Öğrenci Stephen Dedalus ile serbest çalışan Yahudi asıllı
bir reklam toplayıcısı olan Leopold Bloom'un karşılaş(tırıl)maları. Ancak asıl
anlatılan, bu iki kişinin bireysel kimliklerini aşan daha büyük bir gerçeğin
parçası olduklarıdır: Stephen "sanatsal" doğanın, Bloom ise
"bilimsel" doğanın temsilcileridir. Öte yandan, bu iki dışlanmış
kişilik, hem Joyce hem de birbirleri için de özel bir öneme sahiptirler:
Stephen, Joyce'un gençliğinin, Bloom ise olgunluğunun yansımalarıdır; Bloom,
Stephen'ın, deyim yerindeyse, "manevi babası"dır vb. Ama kitabın
edebiyat açısından asıl önemi, çatısının Homeros'un destanı Odysseia ile
simgesel koşutluğundan ve Joyce'un kullandığı değişik teknik ve biçemlerden,
özellikle de 18. ve son bölümde Bloom'un karısı Molly'nin düşüncelerinin
yansıtıldığı "bilinç akışı"ndan gelir.
Dönüşüm
Kafkanın 1915 yılında yayımlanan Dönüşüm adlı anlatısı,
yazarın anlatım sanatının gerçek anlamda doruklarına varmış olduğu bir
yapıttır. Küçük burjuva çevrelerindeki tiksindirici aile ilişkilerini en ince
ayrıntılarına kadar irdeleyen anlatı, aynı zamanda genelde toplumun
kalıplaşmış, işlevini çoktan yitirmiş akışına bilinç düzeyinde başkaldıran
bireyin tragedyasını çarpıcı biçimde dile getirir. Gregor Samsanın
başkalaşması, bir böceğe dönüşmesi, salt bir çarkın kaskatı dişlisi,
eleştirmeyen, ama yalnızca boyun eğen bir toplum teki olmaktan çıkma anlamını
taşır; böylece böcekleşen'in yazgısı, elbet toplumca dışlanmaktadır. Kafka'nın
en kalıcı yapıtları arasında yer alan ve Nobel ödülü sahibi Elias Canetti'nin
en yetkin düzeydeki anlatım sanatının tipik örneği diye nitelendirdiği
Dönüşümü.
10- F. Scott Fitzgerald
Bir Bebek Evi (Nora)
Aristokrasi'ye ait olan tragedyanın,
burjuva toplumu için ilk denemesi olarak kabule dilen eser, tiyatro tarihinin
en çekici ve çarpıcı kadın karakterlerinden birinin öyküsünü anlatıyor.
İbsen'in dile hakimiyeti ve felsefi üstünlüğü, eserin güncel ve çekici karakterini oluşturuyor…
İbsen'in dile hakimiyeti ve felsefi üstünlüğü, eserin güncel ve çekici karakterini oluşturuyor…
Yorumlar
Yorum Gönder