GEÇMİŞ NEDEN DAHA GÜZEL GELİR?
Genelde insanlar geçmişi düşünerek daha mutlu olduklarını
öne sürerler. Bizden büyük insanların ağzından hep ben gençken cümlesini
duyarız. Şuan da 70’lerin 80’lerin 90’ların modası “vintage” adı altında tekrar
öne çıktı, popüler oldu. O zamanın moda gözlükleri, kıyafetleri her yerde. Bu da
akıllara “eskiden her şey daha güzelmiş” cümlesini getiriyor. O zamanın yaşayış
tarzı, müzikleri şu zamana göre daha güzel geliyor.
80’lerde 90’larda insanların hayata bakış açıları,
yaşadıkları hayat şu zamanla kıyaslanamaz derecede farklı. Arada çok büyük bir
uçurum var. Hem teknolojik olarak hem de gelişen ve değişen dünyada değişen
insanlar olarak. Büyüklerimizden hep duyarız eskiden böyle değildi, artık her şey
çok değişti diye. O zamanlarda insanların birbirine güvendiğini söylerler bize,
paranın bu kadar ön planda olmadığını, üretilen her şeyin çok daha kaliteli
olduğunu çünkü üretmek için emek gerektiğini ve kaliteli malzemelerin kullanıldığını.
Pembe gözlüklerle bakmadığımız zaman geçmişin de aslında o
kadar güzel olmadığını fark edebiliriz. Ancak şuan yaşadığımız hayatlar belki
de beklentilerimizin o kadar altında ki geçmiş dönemler bize inanılmaz derece
güzel geliyor. 80’lerin 90’ların popüler yaşam tarzı şuan elimizin altında
neredeyse her şey olmasına rağmen daha çekici geliyor. O zamanların arabaları,
mekanları, tarzları. O zamanların kötü taraflarını görmemizi engelliyor ve
görmek istediğimiz güzel taraflarını görüyoruz. Peki şuan yaşadığımız hayatlar
gerçekten de geçmişin sadece iyi taraflarını görmemizi sağlayacak durumda mı? Belki
de evet. Özlem duyduğumuz şeylerin geçmişte ulaşılması daha kolay olduğunu
düşünüyor olabiliriz. Kafamızın içinde geçmişle ilgili her şeyin şuandan kat
kat daha güzel olduğunu da düşünüyor olabiliriz. Peki bunun sebebi ne olabilir?
Değişen dünyada insan ilişkilerinden, manevi duygulardan
daha çok artık “ben” bakış açışı hakim. Para artık insanları yöneten tek şey. Eskiden
de para aynıydı ancak değişen dünyada insanlarda değişti ve para her şeyin
önüne geçmeye başladı. Dostlukların, eğlencenin, hayatın ta kendisinin. Artık kaliteli
bir şeyler üretmek değil de ürettiğim şeyden nasıl daha fazla para kazanabilirim?
Bakış açısı hakim. Bu da insanları birbirinden uzaklaştırdı. Eski yapılan
binaları incelediğimiz de evlerin hep büyük olduğunu görürüz. İnsanların komşuluk
ilişkisi dediğimiz bir bağları vardı. Ancak şimdi baktığımızda öyle bir şey yok.
Yeni yapılan binalarda çok fazla daire var ama evler küçük. İnsanlar kendi
kabuklarına çekildi, herkes para kazanıp hayatta kalma mücadelesine başladı. Hayat
eskiye göre artık daha zor. İş bulmak, hayallerini gerçekleştirmek, bir yerleri
gezip görmek. Eskiye kıyasla böyle şeyleri yapabilmek için hem vakit hem de gerçekleştirebilecek
paranızın olması gerek. Bunu yapamayan insanlar içinse artık sosyal medya yardıma
koşuyor. İnsanlar yaşamadıkları hayatları insanların gözlerinin önüne seriyor.
Derinde bir yerlerde özlediğimiz duygular, yaşam biçimleri
bize geçmişi çok daha güzel gösteriyor. Bir şeyleri gerçekleştirmenin artık çok
daha zor olduğu bu dünyada geçmiş dönemlere bakıp bunları gerçekleştirmenin daha
kolay olduğunu görüp geçmişe özlem duymaya başlıyoruz. İnsanlara güven
duygusunu özlüyoruz. Yapmak istediklerimize bakıp iç çekiyoruz. Hayat koşulları
böyle zor olmasaydı, insanlar gerçekten kaliteli bir şeyler üretmek için
kollarını sıvasaydı, para her şeyin önüne geçmeseydi, karşılıklı saygı ve
hoşgörü değerleri kaybolmasaydı belki de geçmiş bize bu kadar güzel gelmezdi.
İlerleyen zamanla birlikte hayat koşulları da değişmeye
devam edecek. Ama geçmiş müziklerin güzelliği aynı kalmaya devam edecek o
kesin.
Yorumlar
Yorum Gönder